Türklerin Anadolu’yu yurt edinmelerinin ardından örgütlenme ve eğitim ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Devlet’in medreseler aracılığıyla yürüttüğü eğitim tamamen Arap- Fars kültürüne dayanmaktayken Horasan’dan Anadolu’ya gelen Erenler adıyla adlandırılan aydın kesim Türk dilinde eğitim görmek amacıyla Anadolu’nun ve özellikle Türkmen kesiminin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kutsal addedilen önemli şahsiyetlerin yatırları üzerinde ve adlarıyla uyumlu şekilde birer tekke yapılmıştır. Bu tekkeler Selçuklu sultanları ve Osmanlı padişahlarınca da desteklenmiştir.

İşte bunlardan bir tanesi de Hüseyin Gazi tekkesidir. Bu tekke hem okul işlevi görmüş hem de insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ülkemizde bu tür Türkçe eğitim veren kurumlar Bektaşi Tekkesi diye adlandırılmıştır. Türk kültürünün öncülerinden Hacı Bektaş Veli adıyla kurumlaşan bu tür tekkelerden günümüze ulaşan bir takım tekkeler vardır. Bunların başında Eskişehir Seyit Gazi ilçesinde bulunan ve Hüseyin Gazi’nin oğlu Battal Gazi adına kurulmuş tekkelerde olduğu gibi.

13. Yüz yılda bir Bektaşi Tekkesi niteliğinde kurulan Hüseyin Gazi Tekkesi Anadolu’nun birkaç yerinde aynı adla kurulmuştur. Hüseyin Gazi Tekkesi Çorum Alaca, Kütahya Körs Köyü, Divriği ilçesi’nde de makam olarak kurulmuştur.

1378

Ankara Hüseyin Gazi tekkesi diğer Bektaşi tekkeleri gibi birkaç kez kapatılmış olup, bir süre sonra yeniden açılmıştır. 1378 yılında tamir gördüğü kayıtlarda ve bu gün Hüseyin Gazi türbesinin girişinde yazılan bir kitabeden anlaşılmaktadır.

1526

1997 yılına kadar rast gele yapılan hizmetler, büyük bir çevre kirliliği ve bakımsızlık yaratır. 1989 yılında zamanın Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, buranın  tarihsel kültür yapısının bilincinde bir aydın olarak bu alanda bir çalışma başlatır. Ve 2 dönümlük alanı taş duvarla kapatarak kötü görüntünün az da olsa önüne geçer. Bu ara küçük bir aşevi ile kadın ve erkek olmak üzere ikişer tuvalet yaptırır. Ancak Zeybek’ten sonra burası yeniden sahipsiz kalır ve Karapürçek Köyü’nden Hacı Ali adlı bir vatandaş burasının kullanılmasını ve bekçiliğini üstlenir. Ancak bunca kalabalık ziyaretçiye karşın tek başına başarılı olamaz ve onca ziyaretçiye sorunlar yaşar.

1997

1997 yılına kadar rast gele yapılan hizmetler, büyük bir çevre kirliliği ve bakımsızlık yaratır. 1989 yılında zamanın Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, buranın  tarihsel kültür yapısının bilincinde bir aydın olarak bu alanda bir çalışma başlatır. Ve 2 dönümlük alanı taş duvarla kapatarak kötü görüntünün az da olsa önüne geçer. Bu ara küçük bir aşevi ile kadın ve erkek olmak üzere ikişer tuvalet yaptırır. Ancak Zeybek’ten sonra burası yeniden sahipsiz kalır ve Karapürçek Köyü’nden Hacı Ali adlı bir vatandaş burasının kullanılmasını ve bekçiliğini üstlenir. Ancak bunca kalabalık ziyaretçiye karşın tek başına başarılı olamaz ve onca ziyaretçiye sorunlar yaşar.